28 Ekim 2010 Perşembe

Sevgili Dünlük

Geçtiğimiz günlerde, aslında epeyce gün geçmiş üzerinden...

Hani evin yaramaz ufaklığı gece boyu uyumaz, uyumaz da annesi ya da babası geldiği vakit kocaman yumar gözlerini ve uyuyor taklidi yapar? İşte öyle yaptım ben de. Sabaha karşı, belki sabah... O kadar uyarıya rağmen söz dinlemiyor olmanın verdiği mutlulukla evin yaramaz ufaklığıymışçasına, geçen yirmi iki yıla inat babam geldiği vakit uyuyor taklidi yaptım. Her zaman olan ve her oluşunda, tekrarlanışında kızdığım o söylenişi bile daha bir tatlı geldi o sabah. Her zaman yaptığı gibi yaptı da,  ama o sabah başkaydı...

Babasının sesini duyduğu vakit yatağında saklanıp bekleyen o ufaklık, evin yaramaz ufaklığı... Baba odaya gelir ve odayı kontrol eder, çocuk gözlerini daha da sıkı yumar. Odanın kontrolü bittiğinde de evin yaramaz ufaklığına yönelir baba, başucuna gelir üstünü örter yavaşça...

...ve başını okşar, o mutlulukla uyur o yaramaz ufaklık...

Sanırım büyümeyi unuttum ve evet büyümeye niyetim de yok. Sırf bu yüzden, bu olan bir kere daha olsun diye bir yirmi iki yıl daha evin yaramaz ufaklığı olarak kalabilirim. Kalmalıyım...

Dipnot : Yazıyı okuduğu ya da okumak zorunda kaldığı vakit ne kadar hayvan olduğumu bilmesine - bilmelerine rağmen dalga geçmeye kalkacak arkadaş(-lar)ımadır; hala hayvanım ve hatta hayvanlığıma daha bir hayvanlık kattım. Güldün mü sen? Güldün? Sen? Gelsene sen hele şu köşeye! :)
Paylaş/Kaydet/Takip et Paylaş